Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’unu okurken, onun “temel ilkeler” üzerinden düşünme biçimi dikkatimi çekti.

Elon Musk ile popülerleşen first principles thinking (temel prensiplere indirgeme) bir argümanı en temel doğrulara indirgemeyi, sonrasında bu temel doğruları kullanarak mantıksal bir sonuç inşaa etmeye dayanıyor.

Rivayete göre Elon Musk Ruslardan ikinci el roket satın almak ister ve roketlerin tanesine 18 milyon dolar para istenir. Elon Musk daha ucuza bir roket üretip üretemeyeceğini anlamak için roketi oluşturan malzemeleri ve onların fiyatlarını tek tek hesaplar. Karbon fiber, metal, yakıt ve diğer malzemelerin maliyetini hesapladığında bitmiş ürünün malzemelerinin yaklaşık 50 katı fiyata satıldığını görür. Problemi temel prensiplere indirgeyerek kendisinin daha ucuza bir roket üretebileceğine karar verir.

Nutuk’ta da benzer bir yaklaşım görüyorum. O dönemde Osmanlı Devleti’nin kurtuluşu için birçok farklı fikirden bahsediliyor: İngiltere himayesini isteyenler, Amerika mandasını savunanlar ve bölgesel kurtuluş çarelerini destekleyenler bulunuyor.

Atatürk ise kendi görüşünün ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak olduğunu açıklıyor. Bu kararını açıklarken de first principles thinking kullanıyor:

Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık olamaz.

Yabancı bir devletin himaye ve kollayıcılığını kabul etmek, insanlıktan yoksunluğu, güçsüzlüğü ve uyuşukluğu kabul etmekten başka bir şey değildir. Gerçekten bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, başlarına isteyerek bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilmez. Oysa, Türk’ün onuru, gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. O halde, ya bağımsızlık ya ölüm!

Atatürk argümanının temelini Türk milletinin haysitetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasına dayandırıyor. Bunun ancak tam bağımsızlık ile sağlanacağını savunuyor. Bu yüzden bağımsızlığa alternatif olarak sunulan fikirleri reddediyor. Eğer onurlu yaşamak şartsa ve bu ancak bağımsızlıkla mümkünse, o halde bağımsızlık sağlanamazsa yaşamak anlamsız kalıyor, ölüm tercih ediliyor.

Atatürk’ün argümanı temel ilkelerden başlayıp oradan zorunlu çıktılar üreten bir mantıkla kurulmuş. Planını açıklarken de bunu birtakım evrelere ayırıp, basamak basamak ilerleyerek hedefe ulaşmaktan bahsediyor. Atatürk’ün kurtuluş mücadelesine adeta bir mühendis gibi yaklaştığını görmek dikkatimi çekti.