
Kapağı ile dikkatimi çeken bu kitap, yazarını tanımama rağmen aykırı düşünceler içerip bana farklı perspektif sunabilir diye ilgimi çekti.
Kitaptan bazı alıntılar paylaşmak istiyorum:
Aile
- Toplumun temeli aile değildir. Bu sadece geleneksel bir dayatmadır. Toplumun temeli, herkes için adalet olgusu üzerine inşa edilmiş hak ve koşullarda eşitliktir.
- Her kim bir kavramı kutsallaştırıyorsa, arka planda o kavramı kullanıyor ve ondan çıkar sağlıyor demektir.
- Aileden ayrışmak, aileyle ilişkiyi kesmek değildir. Kendi kararlarını almak, kendi seçimlerini yapmak ve bu seçimlerin sorumluluğunu üstlenmek, yani yetişkin olmak demektir.
- Evlenmek, anne baba olmak, aile kurmak bir başarı değildir.
- Çocuk evliliği kurtarmaz, tersine yanlış bir evlilikte sıkışıp kalmanıza yol açar.
İlişkiler
- İlişkiyi kuran aşk, tutku ve cinsellik nevrotik yönlerimizle bağlantılıdır. İlişkiyi sürdüren ise sorumluluk almayı, doğru iletişim kurmayı, sorun çözmeyi, çabalamayı ve gerektiğinde özveride bulunmayı öğrenmiş olan sağlıklı yönümüzdür.
- Kimse bir başkasının çocukluk travmalarıyla, olmamışlığıyla, öfkesiyle uğraşmak zorunda değil. Kendimizi iyileştirmekten biz sorumluyuz. Kendiyle mutlu olmayan birini mutlu etmek için çabaladığınızda, sürekli artan talepleri içinde boğulur, sonrasında yetersiz biri olmakla suçlanırsınız.
- Bağ kurmak sorumluluk almaktır. Sorumluluk almak; ilgilenmek, zaman ayırmak, önemsemek, değer vermek demektir. İlişkinin hazlarını yaşayıp sorumluluğunu almak istemeyenlerden uzak durmanızı öneririm.
- Sorumluluk almak: “Bunların yaşanmasına izin veren zayıflıklarımı / zaaflarımı anlıyorum ve kabulleniyorum.” demektir.
- İlişki kurmamızda en derin ihtiyaç, anlaşılma ihtiyacımızdır. İletişim sadece konuşmak değildir, duyguların paylaşılması ve anlaşılmasıdır, ilişkileri yöneten mantık değil, duygulardır. Partnerinizin ne söylediğinden çok, nasıl hissettiğine odaklandığınızda ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Hayat
- Kimse sizi kurtarmaya gelmeyecek, siz kendinizi kurtaracaksınız.
- Sorunları yaşamın düşmanı olarak görmek yerine, yaşamın doğal ritmi olarak kabul ettiğimizde her yaşantı daha anlam kazanır ve yaşam derinleşir. Sorunlar, yaşamı daha zengin ve tatmin edici hale getirir.
- Güzel bir uyku, telaşsız bir sabah, güzel bir kitap, sağlıkla içilen bir kahve, keyifli bir sohbet, doğada uzun yürüyüş, sevdiklerine zaman ayırabilmek, dingin ve huzurlu olmak yaşadığını hissetmektir. Bunlara hizmet etmeyen tüm eylemler içi boş hırslardır.
- Yalnız kalmaktan korkma ama bir ilişkinin içinde yalnız hissetmekten kork, tepki vermekten korkma ama içine atıp hastalanmaktan kork, hata yapmaktan korkma ama hiç denememiş olmaktan kork, ölümden korkma ama kaçırılmış bir yaşamdan kork.
- Hayat kendini bulmakla ilgili değil, kendini oluşturmakla ilgilidir.
- Bazen bırakmak kazanmaktır, bazen vazgeçmek başarmaktır, bazen bir yoldan dönmek ilerlemektir. Yaşam ve zaman doğrusal değildir.
- Eski sevgili, eski eş ya da eski bir dost, kim olursa olsun, geçmişin tozlu raflarından çıkıp gelen insanlara kapıyı açarken dikkatli olun. Genellikle hayatınızı karıştırmak için gelirler ve bu, hayatın “Bakalım dersini almış mısın?” sınavıdır.
- Küçük zorbalıklar kabadır ancak büyük zorbalıklar kibar ve güler yüzlüdür.
- Bağıra çağıra yapılan tüm gösteriler, bir olmamışlığa, eksiklik ve değersizlik duygularına işaret eder. Olmamışlık gürültülüdür, olmuşluk ise sakin ve dingin. İnsan doğasının en ironik yanlarından biri, gerçek gücü olanların sessizce yol almaları, sahte gücü olanların ise sürekli gürültü yapmasıdır.
- Cehennem, alevler içinde yandığın bir yer değildir. Cehennem, varoluşuna uygun olmayan bir ortamda, seni asla anlamayan insanlarla yaşamak zorunda kalmaktır.
- Gerçek aşk sessizce hissedilir ve yaşanır, sahte aşk ilan edilir. Gerçek bilgelik alçakgönüllüdür, sahte bilgelik her fırsatta kendini gösterir. Gerçek zenginlik gösterişsizdir, sahte zenginlik vitrine çıkar.
- İnsanların sizin hakkınızdaki yorumları çoğunlukla onların kendi iç dünyalarının yansımalarıdır.
- Sürekli bir mutluluk yoktur. Mutlu anlar vardır.
